VAZOLAR VE KIRILGAN ZAMANLAR

 

Kırılgan, renkli, nahif vazolarız biz...
Gözyaşlarıyla eriyecek kadar küçük; 
Dünyanın bütün çiçeklerini içine alacak kadar büyük...
Akşam serinliğinde günbatımı gibi,
Günün şarkısıyla mağlup...
Kırılgan, renkli vazolarız biz. içimizde nehirlerin ve papatyaların kokusu.  Her sonbahar daha çok sararan bir Eylülle yaşıtız. Duygular deniziyiz, söz atlasıyız uçsuz bucaksız. Uzak diyarların sesiyiz sonra. Acemi yolcuların ayak izleriyiz, kirpiklerin gölgesi. Hep yol ve yar arasında bir uzaklık. O kadar uzağız ve o kadar yakınız masallara. Bir abdalın avazı, tef ve arbane geçmişimiz . Bir defter, sayfaları babamızın ezgisi.

Narin zamanlarda vazolar bir sehpanın veya masanın üzerinde hayatın inceliğini mırıldar.
Hanımeli bir pencereden sarksrken, akasyalar arasında bir saksağan geçer. Sonra güvercinler uçar yüreğimizden.

Vaxolarda akşam suskunluğu başlar. Bir şiir okur birisi. Dizeleri Mardin. Taş bir levhada büyür şahmeran. Yaralı bir Zin sesi, düşer eyvanlara. Bir vazo kırılır, ömrümüz talan, paramparça pusulamız.
Açıyorum  sözlüğü,  vazo maddesi italik bir cümle:
"Koparılmış çiçekleri koymak için kullanılan, cam, toprak porselen gibi türlü maddelerden yapılan, türlü boyut ve biçimde olabilen kap."
yazıyor.  Sözlükten çıkıyorum, porselen bir kırılganlıkla. Kelimelerimi bırakıyorum çiçeklerin içinde, kurumaya yüz tutmuş bir 
Eylülle.

Kırılgan kelimeleriz bir sözlükte, utangaç şehirler. Bir fotoğrafçının hassasiyet ile bakıyoruz bahçelere, taştan takvimlere.
Bir park akşamı, sehpalarda çay dolusu bardaklar. Bakır demliklerde dinlenmiş bir
şiir. Çaycının elletinde bir saksı, çay demi ile beslenmiş bir akşam sefası, belliki bir vazonun kardeşi, poselenden bir maviyle.

Vazolarda kırılgan zamanlar, kurumuş bir şarkı.
Bir hasreti besteliyor kısa dalga bir radyo. Solo
zamanlar, ince sazlar  ve en çok maviyi özlüyoruz. Belki denizdendir, belki arkeolojik bir  buluntudandır, bilinmez, maviyi özlüyoruz.

Kim kalır kendinde, akıp giderken sesi yalnızlığın.
Kim kalır kendinde, Eylül gelirken mevsine.
Kim kendinde kalır, bir gülüş eskirken.
Kim kendinde kalır, kırılırken bir vazo en ince yerinden.