Ahh çocuklar,


Zaman kanıyor yüreğimizde,
Uzun bir ağıt sonbahar,
Ölüyoruz azar azar,
Sonra "Kül de yanacak!"
Savrulacak bir rüzgârda,
Ahh çocuklar,
Sözün de hükmü kalmadı.
Yeryüzü bir kocaman suskunluk...

Gazze kuşatması, sisli bir perde oluşturmakta ve flu bir acılar zincirini tetiklemektedir. Ne ki çocuk, kadın ve sivil ölümleri bütün çıplaklığıyla dünyanın gözleri önünde cereyan etmektedir.
Dünya, bir film izler gibi bu trajediyi, katliamı izliyor. Acıyor belki, ama acımanın da yetmediği bir katliam bu. Bu katliama engel ol(a)madıkça bir şey yapmış sayılmayız.

Çocukların gözlerinde bu acının, bu katliamın bütün özetini görmek mümkündür. Iktidar ve güç gösterisi insanlığın vicdanına baskın geliyor. Her gün, her saat yapılan açıklamalar 
bu korkunç ölümleri neredeyse sıradanlaştırıyor. Hatta ajanslar artık ölümleri bir "istatistik" olarak görüyor ve sunuyor. 

Yüzlerce  tv kanalı canlı yayınlar yapmakta, kimi yerlerden açıklamalar gelmekte, lakin kimse kayda değer bir ilerleme kydedememekte. Diplomasi ve siyasal baskı etkili bir düzeyde değil. Anlaşılan o ki İsrail ne zaman ara vermek İsterse o zaman verecek. Boykot, protesto gibi tepkiler anlamlı olmakla birlikte , katliamın durdurulması konusunda yeterli bir bariyer oluştur(a)mıyor.

Oysa ki Ortadoğu, insanlığın ilk ayakizlerini taşıyor.Dinlerin, inançların beşiği durumunda. İlk yazı, ilk savaş, ilk barış...

İlk insan Ortadoğu’da yaratıldı. İlk insandan itibaren yaşamla ilgili çoğu ilkler yine bu topraklarda gerçekleşti. Özellikle Nil Nehri çevresindeki arazinin verimliliği sayesinde ilk yerleşik hayat Ortadoğu’da gerçekleşti. Yerleşik hayatla beraber gelen ilk şehirleşme ve ilk mimari yapılar yine bu topraklarda hayata geçti. Tarihi açıdan en önemli bir diğer ilk ise; kanunlardır. Kanunlar da ilk defa Ortadoğu’da ortaya çıktı.

Yerleşik hayata geçen insanoğlu, bir şeyler icat edebilmek için zekasını kullanmaya başladı ve sonrasında ulaşımın ilk adımı olan tekerleği icat etti. Tekerlek Ortadoğu’da icat edildi ancak tüm dünyanın kaderini değiştirdi.   

5 bin yıl önce yazıyı keşfeden insanoğlu, yazının icadıyla bambaşka bir hayata merhaba dedi. Dünyanın kaderini değiştiren bu keşif, edebiyat, tarih, bilim, sanat gibi birçok alana can verdi. Peki, yazı nerede mi keşfedildi? Tabi ki Ortadoğu’da... Sümerler, Çivi Yazısını kayalara ve taşlara işlediler. 

İnsanoğlu var olduğu günden bugüne kadar sürekli olarak bir mücadelenin  içerisinde. Tarihte bilinen bu ilk savaş Sümerliler ile Elamlar arasında Ortadoğu’da yapıldı.

Ne yazık ki doğasında savaş olan insanoğlu, zamanla doğasında olan bir başka şeyi; 'barışı' da keşfetmesini bildi. Dünyadaki ilk bilinen savaşa ev sahipliği yapan Ortadoğu, dünyanın ilk büyük barış anlaşması olan Kadeş Anlaşması'na da ev sahipliği yaptı.

Filistin'in kalbi üç semavi din için de kutsal olan Kudüs şehri, kadim görkemiyle bu coğrafyanın orta yerinde duruyor. Bir taraftan da kanaması 
devam ediyor. 

BM ve İnsan Hakları Savunucuları, kanamayı durdurma adına sesini ve önlemlerini artırmalıdır. Sivillerin yaşama hakkı sağlanmalıdır. Kabul edilemez bu suçların soruşturulması gerekir. Gazze ve Batı Şeria'da 
yürütülen bu jenosid insanlığın çürümüşlüğünü 
de deşifre ediyor.

Acil Ateşkes, en hayati adımdır. İnsani yardım koridorunun açılması önemlidir. Bir de kendi vicdan muhasebemizi yeniden yapmalıyız. Bir ayı aşkın süredir  yürütülen bu insanlık dışı müdahaleler, ne yazık ki insanlık adına bir krizi 
önümüze koyuyor. Soru şu " İnsani vasfımızı sürdürecek miyiz, yoksa işimize geldiği gibi  bu katliamı görmezden mi geleceğiz?" Mevzu bu...